Mimarisine geldiğimizde ise Safranbolu Evleri, yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünü çok iyi yansıtıyor. Burada evler birbirine yakın, sokaklar dar ve arnavut kaldırımlı. En önemli özelliği ise hangi evden bakılırsa bakılsın manzaranın kapanmaması; evlerin yakın plan cepheleri kör, uzak plan cepheleri açık ve birbirlerini izleyecek konumda bulunuyor. Çarşısı ise safran lokumlarının,kolonyalarının, hediyelik eşyaların, yöreye ait kültürel parçaların satıldığı, yine dar ve arnavut kaldırımlı küçük cıvıl cıvıl bir yer. Tatmanız gereken yiyecekler listesinde de safranbolu simidi bulunuyor.. Safranbolu simidi ekmek tadında bir simit. Susamsız. Sıcakken hatur hutur gidiyor. Bunu kesinlikle tavsiye ediyorum :)
Yakınlarda geziye devam edeceğimiz Tokatlı Kanyonu bulunuyor. Safranbolu turizmine katkıda bulunmak amacıyla Tokatlı Kanyonu üzerinde yerden 80 metre yükseklikte Kristal Teras (cam seyir terası) yapılmış. Kanyon girişinde 3 Lira vererek giriş yaptığınızda sizi nehir boyunca yapacağınız şahane bir yürüyüş yolu bekliyor. Biz yine fazla kalabalığa kaldığımızdan burada çok fazla vakit geçiremedik. Terası oluşturan camın da çok şeffaf olmaması beklentimizin altında kalsa da kanyon manzarası ve havası ile tertemiz bir yer.
Safranbolu'nun farklı yüzlerini görmek; anlatılandan, bahsedilenden çok daha fazlasını yaşama imkanı bulduk Safranbolu'da . Bir kez daha uzaktan görüleni değil; yanına gidip izlemenin, yaşamanın ve tanık olmanın ne derece önemli olduğunu hissettim. Gitmeden düşüncelerimde Eskişehir Odunpazarı canlansa da Safranbolu geniş bir alana yayılması, tarihini en eski, yalın ve gerçekliğiyle aktarmasıyla günübirlik de olsa mutlaka gidilip görülmesi gereken bir ilçe.
sellin